Osmanlı yurdu bünyesinde bir
hayli âlim ve ârif yaşadı; lâkin bunların pek azının adı bir muhite, bir
yapıya, bir kuruma verilmiştir; kezâ sadece küçük bir kısmı adına anma
toplantıları ve seminerler düzenlenir. Onların da çoğu, araştırmacıların
malzeme olarak istifade ettikleri eserlerin müellifleri olmaları hasebiyle ilmî
toplantı vesilesi olarak zikredilirler. Etrafındaki insanlara, mensûbu bulundukları
medeniyete ve inandıkları değerlere ilimleriyle ve irfânlarıyla katkısı olan bu
kişiler tarih kitaplarından ziyade maşerî hafızada yaşarlar. Yani bu büyük
insanların hepsi, toplumun bütün kesimleri tarafından bilinmese de asırlar
boyunca ahali arasında mezkûr kimseleri tanıyanlar olduğu gibi onların yazdıklarını
okuyan ve kabirlerini ziyaret eden bir zümre mutlaka mevcuttur. Dolayısıyla Türk
kültürüyle uzaktan yakından alâkalı olan birisinden, eserlerini okumasa bile en
azından milletin fikrî ve manevî istikametine yön vermeleri sebebiyle ulemânın
ve urefânın varlıklarından haberdar olması beklenir. Aslında biraz tetkikat
yapıldığında görülecektir ki mezkûr şahısların birçoğu sıra dışı bir yaşam
sürmüştür; dolayısıyla hayat hikayeleri oldukça sürükleyicidir.
AŞAĞIDAKİ BAĞLANTIDAN YAZININ DEVAMINI OKUYABİLİR VEYA YAZIYI İNDİREBİLİRSİNİZ:
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder