Sözlükte “bir şey saf, hâlis
olmak, kötülük ve bozukluktan uzak bulunmak; iyi niyet sahibi olmak ve
başkasının iyiliğini istemek” anlamlarındaki “nush” kökünden türeyen nasihat
kelimesi “başkasının hata ve kusurunu gidermek için gösterilen çaba; iyiliği
teşvik, kötülükten sakındırmak üzere verilen öğüt; başkasının faydasına ya da
zararına olan hususlarda bir kimsenin onu aydınlatması ve bu yönde gösterdiği
gayret” manalarında kullanılmaktadır.
Kur’ân-ı Kerim’de nasihat kelimesinin on iki ayette isim ve fiil
şeklinde türevleri geçmektedir. Kur’ân’ın kendisi bizatihi “âlemler için
öğütten başka bir şey değildir.” “Kur’ân âlemlere ancak bir öğüt” olduğuna göre Allah bizzat öğüt verici, nasihat edici kabul edilmektedir. Hadislerde
ise hem nasihat kelimesi hem de türevleri sıkça kullanılmıştır. Burada türevlerden kastedilen vaaz, tezkir, tavsiye gibi semantik açıdan aynı
kapıya çıkan mefhumlardır. Keza nasihatin dinimizce ne denli kıymetli olduğunu
ifade eden “Din nasihattir” hadis-i şerifinin mevcudiyeti de söz konusudur. Hz. Peygamber’in umumî ve
hususî pek çok nasihati rivayet edilmiştir. Haliyle kaynaklarından başlıcaları
Kur’an-ı Kerim ve ehadis-i nebeviyye olan Türk İslâm edebiyatında nasihat,
önemli ve yaygın bir muhteva olmuştur. Gerçi Türkçenin elimizdeki ilk yazılı
belgeleri niteliğinde olan Orhun Abideleri’nin bol miktarda nasihat içerdiğini
göz önüne aldığımızda, nasihatin Türk edebiyatındaki önemini İslâmiyet öncesi
dönemden başlatmak da mümkündür. Buna binaen Türklerin İslâmiyet ile şerefyab
olmasıyla nasihatın ehemmiyetinin pekiştiğini ve arttığını söyleyebiliriz.
AŞAĞIDAKİ BAĞLANTIDAN YAZININ DEVAMINI OKUYABİLİR VEYA YAZIYI İNDİREBİLİRSİNİZ:
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder