Edebiyatımızda Nasihat Muhtevası

(Edebiyatımızda Nasihat Muhtevası; Yeni Ufuklar Dergisi, Sayı 29, 2016)

Sözlükte “bir şey saf, hâlis olmak, kötülük ve bozukluktan uzak bulunmak; iyi niyet sahibi olmak ve başkasının iyiliğini istemek” anlamlarındaki “nush” kökünden türeyen nasihat kelimesi “başkasının hata ve kusurunu gidermek için gösterilen çaba; iyiliği teşvik, kötülükten sakındırmak üzere verilen öğüt; başkasının faydasına ya da zararına olan hususlarda bir kimsenin onu aydınlatması ve bu yönde gösterdiği gayret” manalarında kullanılmaktadır.  Kur’ân-ı Kerim’de nasihat kelimesinin on iki ayette isim ve fiil şeklinde türevleri geçmektedir. Kur’ân’ın kendisi bizatihi “âlemler için öğütten başka bir şey değildir.” “Kur’ân âlemlere ancak bir öğüt” olduğuna göre Allah bizzat öğüt verici, nasihat edici kabul edilmektedir. Hadislerde ise hem nasihat kelimesi hem de türevleri sıkça kullanılmıştır. Burada türevlerden kastedilen vaaz, tezkir, tavsiye gibi semantik açıdan aynı kapıya çıkan mefhumlardır. Keza nasihatin dinimizce ne denli kıymetli olduğunu ifade eden “Din nasihattir” hadis-i şerifinin mevcudiyeti de söz konusudur. Hz. Peygamber’in umumî ve hususî pek çok nasihati rivayet edilmiştir. Haliyle kaynaklarından başlıcaları Kur’an-ı Kerim ve ehadis-i nebeviyye olan Türk İslâm edebiyatında nasihat, önemli ve yaygın bir muhteva olmuştur. Gerçi Türkçenin elimizdeki ilk yazılı belgeleri niteliğinde olan Orhun Abideleri’nin bol miktarda nasihat içerdiğini göz önüne aldığımızda, nasihatin Türk edebiyatındaki önemini İslâmiyet öncesi dönemden başlatmak da mümkündür. Buna binaen Türklerin İslâmiyet ile şerefyab olmasıyla nasihatın ehemmiyetinin pekiştiğini ve arttığını söyleyebiliriz.


AŞAĞIDAKİ BAĞLANTIDAN YAZININ DEVAMINI OKUYABİLİR VEYA YAZIYI İNDİREBİLİRSİNİZ:

Hiç yorum yok :