Metin Neşredecek Kişinin Önündeki Engeller

(Metin Neşredecek Kişinin Önündeki Engeller; Yeni Ufuklar Dergisi, Sayı 24, 2015)


1 Kasım 1928’de yeni Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında olan kanunun kabul edilmesi neticesinde Türk kültür hayatının inkıtaya uğraması birçoğumuzun malûmudur. Bundan dolayı geçmiş ve gelecek arasındaki irtibatsızlığın bertaraf edilmesi adına yapılan metin neşirleri cemiyetimiz için büyük önem arz etmektedir. Mazinin tozlu sayfalarına gitmeye hacet yok, sadece iki üç nesil öncesine gittiğimiz takdirde dedelerimizin bizden başka bir alfabeyle yazdığını müşahede edebiliyoruz. Dolayısıyla mevzubahis iletişim kopukluğu çok taze, pek elim ve bir hayli tehlikelidir. Mamafih bu kanayan yaraya deva bulmak amacıyla eski harfleri öğrenmek ve eski harfli metinleri yeni yazıya aktarmak tek başına yeterli değildir. Zira kültür birikimine vurulan asıl neşter dilin tasfiye namı altında fukaralaştırılmasıdır ki yeni yazıya aktarılan eski metinler bize ecnebi bir lisanla yazılmış bir eser gibi yabancı gelmektedir. Ancak çözüm için yetmemesine rağmen ilk adım mesabesinde eski yazılı eserlerimizin yeni yazıya aktarılması icap eder. Bu tür çalışmaları da “metin neşri” olarak tesmiye etmekteyiz. Yeri gelmişken belirtelim ki neşredilen metni sadeleştirmek, naşirin tercihine bağlı olup metin neşrinin olmazsa olmazlarından değildir.

Metin neşri adını verdiğimiz çalışmalar, eski harfli Türkçe metinlerin yeni harflere aktarılmasından ibaret değildir. Çünkü metin neşretmek matbu kitapların, mecmuaların ve gazetelerin yeni yazıyla yazılması ile sınırlandırılamaz. Matbaanın yaygınlaşmasından evvel her biri yegâne (unique) hususiyetler taşıyan yazma eserler, müstensihlerin ellerinde az veya çok değişim geçirdiğinden, bir eserin orijinal nüshasını elde etmek veya aslına en yakın halini tespit etmek maksadıyla nüshalar mukayeseye edilerek tenkitli neşirler yapılmaktadır. Ciddi bir ilmî birikimle beraber cehd ü gayret isteyen bu çalışmaları, işleri gereği olarak umumiyetle akademik dünyanın insanları üstlenmektedir. Akademisyenlerin yanında veya onlarla birlikte hareket ederek bu işten ekmek yiyen yayınevleri de mevcuttur. Biz de bu yazımızda eski yazıyı iyi bilen, eski eserlere aşinalık kazanmış, ilmî yayın düsturlarını kavramış, hülâsa ilimle mücehhez bir kişinin yeni harflere kazandırılmasını lüzumlu bulduğu bir metni neşretmek istediğinde ne tip engellerle karşılaştığına kısaca temas edeceğiz.

AŞAĞIDAKİ BAĞLANTIDAN YAZININ DEVAMINI OKUYABİLİR VEYA YAZIYI İNDİREBİLİRSİNİZ:


Hiç yorum yok :