Beşir Ayvazoğlu - Yunus Ne Hoş Demişsin

(Beşir Ayvazoğlu - Yunus Ne Hoş Demişsin; Tasavvuf, Sayı 33, Ocak-Haziran 2014)

Aynı devirde Anadolu topraklarında yaşamış ve hayat sürdükleri devirden bu yana insanların gönüllerinden ve dillerinden düşmeyen iki büyük veli Mevlâna ve Yunus Emre’dir. Bu iki mutasavvıfın müşterek özelliklerinden birisi de, birinin Farsça, diğerinin Türkçe dile getirdiği hakikatlerin göz ardına itilip mesajlarına ve maksatlarına mugayir muhtelif yakıştırmalara maruz kalmalarıdır. Bu noktadan baktığımızda aralarında büyük bir fark ortaya çıkar, o da Mevlâna’nın hayatı hakkında teferruatlı malûmat ihtiva eden eserlerin mevcudiyeti ve kendi eserlerinin muhafaza edilmiş olmasına karşın Yunus Emre’nin hayatının müphemliği ve eserlerindeki yazıların hangilerinin elinden çıktığına dair kesin bilgimiz olmaması meselesidir. Yunus Emre’nin tarikatı, boyunca yaşadığı coğrafyanın tam olarak neresi olduğu, mezarı vs. pek çok konuda bir bilinmezlikler söz konusudur. Ayrıca şiirleriyle bir ekol oluşturması ve Yunus mahlaslı pek çok şairin yazdıklarını Yunus Emre’nin şiirlerine ilâve etmesi hadisesi, günümüz araştırmacılarını zorlamış, araştırmadan bir şeyler söyleyenlerin veya yazanların da bir takım asılsız iddialar ortaya koymasına sebebiyet vermiştir. Dolayısıyla hem Türkçe yazması, hem hayatına dair bilgilerimizin mahdut olması hem de eserlerindeki şiirlerinden kaçının kendine ait olduğu meselesi yüzünden farklı mecralara çekilen mutasavvıfların başında Yunus Emre gelmektedir.

AŞAĞIDAKİ BAĞLANTIDAN YAZININ DEVAMINI OKUYABİLİR VEYA YAZIYI İNDİREBİLİRSİNİZ:

Hiç yorum yok :